Kişilik Bozuklukları

işilik bozuklukları süreklilik gösteren, kalıplaşmış düşünce tarzı ve tutumlarla seyreden ruhsal rahatsızlıklara verilen genel isimdir. Esneklik göstermeyen bu inatçı düşünce ve davranış örüntüleri kişilik bozukluğu olanlarda iş yaşamında ve diğer insanlarla olan ilişkilerde yıkıcı etkilere yol açar. Kişilik bozukluğu olan birinin içsel yaşantıları ve davranışları toplumun genel ortalamasına uygunluk göstermez. Bir kişide kişilik bozukluğu olup olmadığı ergenlik ya da genç erişkinlik yıllarında anlaşılabilir. Kişilik bozukluğu aslında herkeste çeşitli ölçülerde var olan, bazı özelliklerin esneklikten yoksun ve uyum bozucu nitelikte olması durumudur.
1200_a7ff5e8e-cc2d-4bbb-a7ed-77581a024813
  • Düşünce farklılıklarında (kişinin kendisini, başkalarını ve olayları yorumlama biçiminde)
  • Duygulanım farklılıklarında (duygusal tepkilerin sıklığı, yoğunluğu, değişkenliği ve uygunluğu)
  • Diğer insanlarla ilişkilerde yaşanan zorluklarda
  • Dürtülerini kontrol etmede yaşanan zorluklarda

Yapılan çalışmalarda insanların yaklaşık %10’unda bir kişilik bozukluğu olduğu görülmüştür. Psikiyatri kliniklerine başvuran kişiler arasında ise bu oran %40’lara varmaktadır.

Kişilik bozukluklarının ortaya çıkmasında çeşitli genetik ve çevresel etkenlerin bir araya gelmesi rol oynar. Bunlar arasında erken çocukluk yıllarında anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkilerin en önemli yeri tuttuğu görülmektedir. İnsan kendisine davranıldığı biçimde kendisini tanır ve kendisi hakkındaki düşünceleri oluşur. Kişilik bozukluklarındaki sorunların temelinde insanın kendisini ve diğerlerini algılamasındaki sorunlar olduğu söylenebilir. İşte bu algılama biçimi erken yıllarda oluşur. Örneğin; bağımlı kişilik bozukluğu, çocuğuna fazla sorumluluk vermeyen, onun yerine her şeye kendisi karar veren ve yapan ebeveynlerin çocuklarında sık gözlenmektedir.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu: Aşırı uysal ve başkalarına yapışarak yaşamını sürdürmeye meyilli bir davranış örüntüsü vardır. Öğüt ve destek almadan günlük işlerini yapmakta zorluk ve ayrılma korkusu belirgindir.

Çekingen Kişilik Bozukluğu: Yetersizlik duyguları ve olumsuz değerlendirilmekten korku belirgindir. Eleştirilme ve beğenilmeme korkusu nedeniyle kendini geri çeker, ilişkilerde tutukluk gösterir.

Takıntılı Kişilik Bozukluğu (Obsesif Kompulsif): Aşırı düzenlilik ve mükemmeliyetçilik nedeniyle ayrıntılarda boğulma ve bütünü değerlendirmekte zorlanma işlerini zorlaştırır. İlişkilerde kontrolcülük ve esneklik göstermeme belirgindir.

 

Narsistik Kişilik Bozukluğu: Genellikle yetersizlik duygusunun eşlik ettiği, kendini üstün görme ve sürekli beğenilme gereksinimi söz konusudur. Başkalarının duygularını anlamakta zorluk yaşarlar. Empati yapma güçlükleri olduğu için başkalarını önemsemezler.

 

Sınır Kişilik Bozukluğu (Borderline): Başkalarını ve kendilerini tutarlı biçimde algılayamadıkları için ilişkilerinde tutarsızlık baş gösterir. Sık sık duygulanım dalgalanmaları olur. Boşluk hissi ve öfke nöbetleri yaşarlar. Dürtü kontrol zorlukları ve madde kullanım problemleri olabilir.

 

Histriyonik Kişilik Bozukluğu: İlgi odağı olmak ve başkalarını etkilemek için çekici görünme çabaları belirgindir. Gösterişçi, yapmacık ve aşırı duygusal izlenim veren bir tutum içinde olabilirler. Cinsel yönden uygunsuz biçimde ayartıcı olmak isteyebilirler. Başkalarından da kolay etkilenirler.

Paranoid Kişilik Bozukluğu: Başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlamaya meyillidirler. Sürekli olarak kuşkucu ve güvensiz bir duygu ve tutum içindedirler. Başkalarına sır vermemeye ve kin beslemeye yatkındırlar.

 

Antisosyal Kişilik Bozukluğu: Bu kişilerin temel özelliği yasalara ve toplumsal kurallara aykırı davranmaya meyilli olmalarıdır. Başkalarına karşı dürüst olmayan tutumları vardır. Kendilerinin ve başkalarının güvenliği konusunda umursamaz davranışları olabilir. Sorumluluk üstlenmez ve bir işi sürekli biçimde devam ettirmekte sorun yaşarlar. Daha çok dürtüsel davranmaya eğilimlidirler. Bu nedenle alkol ve madde kullanımı bu kişilerde sık gözlenir. Başkalarına verdikleri rahatsızlıktan dolayı suçluluk veya vicdan azabı duymazlar.

 

Şizoid Kişilik Bozukluğu: Bu kişiler temel özelliği sosyal ilişkilere ve insanlarla yakınlık kurmaya isteksiz olmaları ve duygulanımları kısıtlı biçimde yaşamalarıdır. Asosyaldirler ve yakın arkadaşları pek olmaz. Övgü ve eleştirilere karşı ilgisizdirler. Yakınlık kurma zorluğu aileleri için de geçerlidir. Kendilerini ailenin bir parçası gibi hissetmezler. Duygusal soğukluk nedeniyle cinsel ilişki sorunları yaşarlar.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu: Alışılagelenin dışında davranmaya meyil gösterirler ve hem algısal hem de düşünsel bazı çarpıklıklar yaşarlar. Bunun yanında bu kişiler de yakın ilişkiye girmede ve sürdürmede sıkıntı yaşarlar. İlişkilerinde insanlara karşı güvensiz ve kuşkucudurlar. Büyüye, falcılara, altıncı hisse, telepatiye, uzaylılara, burçlara, vb. aşırı ilgilenirler ve olayları bunlarla açıklamaya eğilimli olurlar.

Her insan genellikle kendi kişiliğinden memnun olduğundan ve kişilik bozukluğu olan kişiler sorunların kaynağını diğer insanlarda aradığından, bu kişiler tedaviye genellikle başvurmazlar. Daha çok çevresindeki kişiler bu insanlarda sorun olduğunu fark ederler. Özel olarak sınır kişilik ve çekingen kişilik bozukluğu olanlar tedavi gereksinimi duyabilirler.

 

Kişilik bozukluklarında temel tedavi psikoterapidir ve tedavi süresi genellikle birkaç yılı bulur. Psikoterapi çoğunlukla bireysel psikoterapidir fakat grup psikoterapisi ve aile terapileri de etkilidir. Psikanalitik ya da psikodinamik psikoterapi uzun yıllardan beri etkin olarak kişilik bozukluklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Bunun yanında son yıllarda bilişsel davranışçı psikoterapi, düşünsel diyalektik terapi ve şema terapinin de yararlı olduğu görülmektedir. Terapilerde temel ortak hedefler, kişinin kendi duygu ve davranışlarını tanıması, hangi durumlara nasıl tepkiler verdiğinin farkına varması ve bunların ne kadar gerçekçi ve işlevsel olduğunu değerlendirme kapasitesinin geliştirilmesidir.  Terapilerin yanında bu kişilerde ortaya çıkabilen duygusal dalgalanmalar, depresif dönemler ve kaygı krizi dönemlerinde ilaç tedavisi gerekebilir. İlaç tedavileri kişilik bozukluğunu tedavi etmeye yönelik değil, daha çok sıkıntı verici belirtileri ortadan kaldırmaya yöneliktir.